Küçük bütçelerle büyük hikâyeler

Tuğçe ÇELİK
Belgesel sinema örneklerini seyircilerle buluşturan 26. Altın Safran Uluslararası Belgesel Film Festivali, Türkiye’de bağımsız belgesel film yönetmenlerinin üretimden başlayarak dağıtım ve gösterime uzanan süreçte birçok sorun yaşadıklarını da ortaya koydu. Ülkede belgesel filmlerin yer aldığı festival ve yarışmaların az oluşu, üretim süreçlerinde kurum ve kuruluşlardan alınan desteklerin yetersizliği, toplumsal sorunlara dikkat çeken belgesel türünün de gelişmesini zorlaştırıyor.
Sinema bölümü öğrencileri ekipman bulmakta zorlanırken belgesel sinemacılar ulaşım, konaklama, post-prodüksiyon aşaması gibi birçok alanda sorunlar yaşıyor. Safranbolu Belediyesi tarafından düzenlenen 26. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali’nde bir araya geldiğimiz bağımsız belgesel film yönetmenleriyle alana dair sorunları konuştuk.
FİNANSMAN BULMA SORUNUMuzaffer belgeselinin yönetmeni Ömer Faruk Çetin, çekim sürecinde karşılaştığı en büyük zorluğun finansman bulmak olduğunu söyledi. Çetin, “Belgesel sinema; toplumun sesi, kaybolan hikâyelerin tanığıdır. Ülkemizde belgesel sinema, ticari kaygılar taşıyan projelere oranla çok daha az destek görüyor. Özellikle çevresel ve toplumsal temalara odaklanan bağımsız yapımlar, fon bulma konusunda büyük engellerle karşılaşıyor. Destek verilmeyen her belgesel, aslında anlatılmamış bir hikâye demektir. Bu yüzden, festivallerin ve destek veren kurumların bu alanı daha fazla sahiplenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bağımsız sinemacılar, büyük bütçeli prodüksiyonların gölgesinde kalmamalı” diye konuştu.
Belgeselin yapım sürecinde birçok kuruma başvurduğunu ancak desteklerin uzun prosedürler ve karmaşık başvuru süreçlerine bağlı olduğuna işaret eden Çetin, “Kendi imkânlarımla yürüttüğüm bu projede, hem yapım aşamasında hem de post-prodüksiyon sürecinde ciddi maliyetlerle karşılaştım. Küçük bütçelerle büyük hikâyeler anlatmak, bağımsız sinemacıların en büyük sınavı diyebilirim” dedi. Çetin şunları aktardı: “Türkiye’de belgesel sinema alanında son yıllarda bir hareketlenme gözlense de, bağımsız yapımcılar için bu süreç hâlâ çok zorlayıcı. Festivaller, belgesel sinemanın görünürlüğü açısından büyük bir fırsat yaratıyor. Ancak destekleyici kurumların, özellikle bağımsız belgeselciler için daha kapsayıcı ve erişilebilir fonlar oluşturması gerekiyor. Bir belgeselin ulusal festivallerde kendine yer bulması önemli bir başarı. Ancak bu festivallerde bile dağıtım desteği ve görünürlük yeterince sağlanmadığında, filmler hak ettiği izleyiciye ulaşamıyor.”

Festivalde Ulusal Öğrenci Belgesel Film Yarışması kategorisinde En İyi Film Ödülü kazanan Uzun Kol’un yönetmeni Cemal Karaaslan, yapım sürecini, “Her şeyden önce belgeseli üretmek için gerekli olan ekipmanlara bile sahip değildik. Bu anlamda ekipman desteği bile üretim için hayati rol oynuyor. Ekipmanlar için gereken parayı topladıktan sonra geriye bir sorun kalmayacağını düşünürken yaşadığımız yerin sanata olan bakışını göz ardı etmiştik. Mekân ve insanlarla yaşadığımız sorunlar yüzünden belgeseli çekmekten vazgeçecekken aniden bir mücadele belgeseline dönüştüğünü fark ettik. Bizi en iyi yansıtacak şeyin mücadele olduğunu düşündüğümüz için devam ettik” diye anlattı. Karaaslan, film festivallerinin belgesel sinemayı desteklemeye çalışmasının tek başına yeterli olmadığına işaret ederek “Türkiye'nin belgesel film konusunda büyük bir üretim eksiği var. Suha Arın ve nice büyük isimlerin başlattığı Türk belgesel geleneğini devam ettirmek için bu konuya önem ve özen gösterilmeli” dedi.

∗∗∗
FESTİVALLERDE İKİNCİ SINIF TÜR MUAMELESİ VARAltın Safran Belgesel Film Festivali’nde Ulusal Kısa Metraj Belgesel Film Yarışması kategorisinde En İyi Film Ödülü alan Baletler Köyü’nün yönetmeni Fatih Diren, belgesel türüne maddi desteklerin artırılması gerektiğine dikkat çekti. Diren, “Mersin Film Ofisi aracılığıyla Mersin Büyükşehir Belediyesi ve Osmancık Belediyesi’nden konaklama ve yemek desteği aldık. 5 kişilik ekibin masraflarını düşününce bunlar bile bizi çok rahatlattı” dedi.
Diren şunları söyledi: “Türkiye'de yönetmenlerin en büyük destekçisi yeterli olmasa da Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’dür. Elbette, verilen destekler daha yüksek olmalı, vergi düzenlemeleri yeniden yapılmalıdır. Bununla beraber belediyeler de imkanları dahilinde destek oluyorlar. Festivallerin bazıları belgesel kategorisine ikinci sınıf tür muamelesi yapıyorlar. Bazı festivaller sadece kısa seçkisi yapıp kurmaca belgesel ayrımı olmadan film seçiyorlar ancak bu filmlerin arasında ya hiç belgesel olmuyor ya da bir tane seçiliyor. Belgesel türüne önem verilmesi gerekiyor.”
BirGün