Yönetim yeni, yöntemler eski: Şara Suriyesi’nde cezaevleri yine doluyor

Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesinin ardından “kapatılacağı” sözü verilen cezaevleri, bir yıl içinde yeniden doldu. Reuters’ın araştırmasına göre Ahmed eş-Şara yönetiminin güvenlik güçleri, yüzlerce kişiyi suçlama olmaksızın gözaltına alıyor. Dayak, işkence, fidye ve gözaltında ölümler yeniden rapor ediliyor.
Suriyeliler, Beşar Esad’ın devrilmesinden sonra ilk yaptıkları şeylerden birinin cezaevlerinin kapılarını kırmak olduğunu hatırlıyor. Aralık 2024’te Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki cihatçılar Şam’a girerken, aileler yıllardır kayıp olan yakınlarını aramak için Sednaya ve diğer cezaevlerine akın etmişti.
Ancak Reuters’ın yürüttüğü kapsamlı soruşturmaya göre, Esad’ın “korku mimarisi” olarak bilinen gözaltı sistemi, Ahmed eş-Şara Suriyesi’nde de farklı aktörlerle yeniden işlemeye başladı.

Reuters’ın incelediği veriler ve yaptığı 140’tan fazla röportaj, yeni Suriye’de gözaltıların üç büyük dalga halinde gerçekleştiğini ortaya koyuyor. İlk dalga, Esad’ın devrilmesinin hemen ardından geldi. Görevlerini terk eden binlerce asker ve subay toplu halde gözaltına alındı.
İkinci dalga, Mart 2025’te Akdeniz kıyısında patlak veren kısa süreli isyanın ardından yaşandı. Güvenlik güçlerinin hedefinde bu kez Aleviler vardı. Reuters’a göre bu süreçte yaklaşık bin 500 Alevi öldürüldü; yüzlerce kişi gözaltına alındı ve bu gözaltılar hâlâ sürüyor.
Üçüncü dalga ise yaz aylarında güneydeki Dürzi bölgelerinde yaşandı. Mezhepsel çatışmalarda yüzlerce kişinin ölmesinin ardından çok sayıda Dürzi topluca gözaltına alındı. Reuters, bu süreçte hükümet güçlerinin infaz ve kötü muameleyle suçlandığını aktarıyor.
Reuters, Esad’ın devrilmesinden bu yana en az 829 kişinin “güvenlik gerekçesiyle” gözaltına alındığını belgeledi. Bu sayı; ailelerle yapılan görüşmeler, eski tutukluların anlatımları ve yedi farklı tesiste tutulan ziyaretçi listelerine dayanıyor.

Ancak cezaevlerindeki aşırı doluluk, kayıtlara geçmeyen gözaltılar ve kayıp vakaları nedeniyle gerçek sayının çok daha yüksek olduğu belirtiliyor.
Birçok aile, aylarca yakınlarının nerede tutulduğunu öğrenemediğini söylüyor. Avukata erişim sınırlı, resmi suçlama çoğu zaman yok, mahkeme süreci işletilmiyor.
Reuters’ın tespitine göre, Esad döneminde on binlerce kişinin tutulduğu en az 28 cezaevi ve gözaltı merkezi yeniden faaliyete geçti. Bunlar arasında, rejimin istihbarat servisleri tarafından işletilen devasa kompleksler ile kontrol noktalarındaki küçük hücreler de bulunuyor.
Sednaya Cezaevi resmen kapalı kalırken, hükümetin “kapattık” dediği Şam’daki Mezzeh Hava Üssü ve Khatib gözaltı merkezinin fiilen çalıştığı belirlendi. Reuters ayrıca, Ahmed eş-Şara’nın geçmişte liderlik ettiği İdlib’deki cezaevlerine de yeni tutuklular gönderildiğini aktarıyor.
Tutuklular ve ailelerin anlatımları, koşulların insanlık dışı olduğunu ortaya koyuyor: aşırı kalabalık hücreler, yetersiz gıda, sabun ve su yokluğu nedeniyle yayılan deri hastalıkları. Reuters, en az 40 kişinin işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını belgeledi.


Kullanılan yöntemler Esad dönemini hatırlatıyor:
- “Dolab” (araba lastiği içine sokarak dövme)
- “Şabeh” (bileklerden asma)
- “Karşılama partisi” adı verilen toplu dayak
Bir Alevi tutuklu, Reuters’a verdiği demeçte, “Bana köpek gibi havlamamı emrettiler. Tüfek dipçikleriyle dövdüler. Öleceğimi sandım” dedi.
Reuters, 14 aileden fidye taleplerine dair doğrudan tanıklık aldı. Ailelerden, tutukluların serbest bırakılması karşılığında 500 dolardan 90 bin dolara kadar değişen meblağlar talep edildi. Bazı görüşmeler, Reuters tarafından görülen WhatsApp yazışmaları ve ses kayıtlarıyla belgelendi.
Bir konuşmada gardiyan olduğu iddia edilen kişi şöyle diyor:
“100 milyon getir, gel.”
Aile üyesi yanıtlıyor:
“Ne? 100 milyon mu? Bu evi satsam bile o parayı bulamam.”
Cevap kısa:
“Parayı getirmezsen onu bir daha canlı göremezsin.”
Ödeme yapılmasının bile serbest bırakılmayı garanti etmediği vakalar da var.
Reuters, en az 11 kişinin gözaltında hayatını kaybettiğini belgeledi. Üç aile, yakınlarının öldüğünü ancak cenazeler gömüldükten sonra öğrendiklerini söyledi. Humus’ta gözaltına alınan bir baba ve iki oğlunun, aylar sonra morg fotoğrafları üzerinden öldükleri anlaşıldı. Otopsi raporları ailelere verilmedi.

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), 2025 boyunca yeni yönetim altında en az 16 ölüm kaydettiğini açıkladı.
Suriye Enformasyon Bakanlığı Reuters’a yaptığı açıklamada, Esad dönemindeki suçların büyüklüğü nedeniyle çok sayıda gözaltı yapıldığını savundu. Bakanlık, güvenlik kurumlarının yeniden inşa sürecinde “boşluklar” oluştuğunu kabul etti ancak 84 güvenlik görevlisinin fidye, 75’inin şiddet nedeniyle cezalandırıldığını bildirdi.
Hükümet, tutuklu sayısından fazla kişinin serbest bırakıldığını söyledi ancak rakam vermedi.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) ise Esad sonrası dönemde “keyfi infazlar, kaçırmalar ve zorla kaybetmeler” belgelediğini açıkladı.
İnsan hakları alanında çalışan gazeteci Amer Matar, Esad sonrası hapishaneleri belgelemek için kurduğu “Syria Prisons Museum” portalıyla binlerce belge topladı. Khatib ve Harasta’da yeniden dolu hücreler gördüğünü söyleyen Matar, eylül ayında Lübnan sınırında kendisinin de gözaltına alındığını anlattı.
Matar, “Rejim düştü ama bugün iktidarda olanlar Esad’ın cezaevlerini yeni cezaevlerine çevirdi. Hayatımda gördüğüm en absürt şey bu” dedi.
Esad yönetiminde 100 binden fazla Suriyeli kayboldu, yüz binlerce sivil öldürüldü. Yeni yönetimin uygulamaları bu ölçekte olmasa da, insan hakları savunucularına göre keyfi gözaltılar ve kayıplar, Şara’nın “yeni Suriye” vaadinin üzerine ağır bir gölge düşürüyor.
Kaynak: Reuters
Medyascope



