Başbakan'ın 'yabancıların adası' konuşmasıyla aslında yansıtmaya çalıştığı şey neydi?

Sir Keir Starmer, kış yakıt yardımı, Gazze'deki İsrail-Hamas savaşına yaklaşımı veya sosyal yardım kesintileri gibi politika kararları konusunda bazı milletvekilleriyle anlaşmazlığa düşmeye alışmış durumda.

Ancak Salı günü başbakan, kendisini tamamen farklı bir konu, göç konusundaki söylemi nedeniyle milletvekilleriyle bir tartışmanın içinde buldu.

Başbakan'ın, göç oranları düşürülmediği takdirde İngiltere'nin "yabancıların adası haline gelme riskiyle karşı karşıya olduğu" yönündeki iddiası bazı milletvekilleri tarafından tepkiyle karşılanırken, Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan da kendi liderinin Enoch Powell'ın kullandığına benzer bir dil kullanmasından endişe duyduğunu söyledi.

Siyaset son dakika: İşçi Partisi'nin üst düzey isimleri Başbakan'ın konuşmasından uzaklaştı

Powell, 1968'deki meşhur Kan Nehirleri konuşmasında, beyaz insanların "kendi ülkelerinde yabancı gibi hissedecekleri" bir gelecekten söz etmişti.

Bu, ona gölge kabine işini kaybettiren ve Powell'ı Britanya'nın en bölücü ve tartışmalı politikacılarından biri yapan bir konuşmaydı. Ayrıca başbakanın ekibinin şimdi çılgınca kendisini ondan uzaklaştırmaya çalıştığı bir konuşmaydı, Salı günü bir içeriden biri bana başbakanın ekibinin benzerliği fark etmediğini ve bu karşılaştırmayı amaçlamadığını söyledi.

Başbakanın yönlendirmeye çalıştığı politikacı, göç ve ırk ilişkileri tartışmalarının alevlendiği 1960'larda Powell'dan olabildiğince uzaktı. Sir Keir, göçün Britanya için iyi olduğunu ancak ülkenin sindirebileceği bir hızda yapılması gerektiğini her zaman savunan eski İşçi Partisi içişleri bakanı Roy Jenkins'i yankılamak istemişti.

Jenkins'in 1966'da Avam Kamarası'ndaki şu sözlerini hatırlayalım: "Makul sayıda göçün katlanmak zorunda olduğumuz bir yük olduğu ima edilmesin ve gelenlerin memleketlerinde iş bulabilmeleri durumunda sorunlarımızın sona ereceği iddia edilmesin.

"Ancak bu, onları sınırsız bir şekilde özümseyebileceğimiz anlamına gelmiyor. Bir denge sağlamalıyız. Yapmaya çalıştığımız şey bu ve son aylarda makul ölçüde başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Kesin sayısal miktarlar belirleyemeyiz ancak makul bir denge sağladığımızı ve ayrıca geçen yıl hem yerli hem de göçmen topluluklar arasında, entegrasyon açısından daha sağlıklı bir atmosfer yaratma yönünde önemli ilerlemeler kaydettiğimizi düşünüyorum."

10 Numara'nın yaklaşımına aşina olan biri bana şöyle dedi: "Daha uyumlu bir toplum istiyoruz, kavga çıkarmaya çalışmıyoruz.

"Ancak son Muhafazakar hükümet 2,3 milyon göçmene izin verdi [Haziran 2024'e kadar olan üç yılda] ve bu süre zarfında yaklaşık 600.000 ev inşa etti. Bu, insanlar arasında rekabet yaratır ve bu genellikle piyasanın alt ucunda olur. Sadece vize vermek ve adaletsiz bir sistem duygusu yaratmak, bütünlük oluşturmanın bir yolu değildir."

YouGov'un yaptığı ankete baktığınızda, başbakanın kendisini eleştiren partililerden ziyade halkın ruh haliyle daha uyumlu olduğu görülüyor. Salı günü yapılan ankete katılan seçmenlerin %41'i, başbakanın "yabancı adası" söylemine katıldığını ve kullanılan dille ilgili bir sorun yaşamadığını belirtti.

Ancak İşçi Partisi'nin yaklaşımının Reform seçmenleri arasında özellikle iyi karşılandığı da doğru; seçmenlerin %61'i Başbakan'ın sözlerini destekliyor.

Dil savaşının ötesinde, başbakanın politikalarının ekonomiye fayda mı sağlayacağı yoksa zarar mı vereceği konusunda da savaşlar olacak.

Daha fazlasını okuyun: Sir Keir Starmer'ın yeni göç kuralları nelerdir? Starmer'ın göç paketi önemli - ama yeterli mi?

Uzun zamandır daha yüksek net göçün ekonomi ve kamu maliyesi için olumlu olduğu varsayılıyor, ancak Sayı 10'da faydaların abartıldığına dair artan bir endişe var, çünkü kamu hizmetleri için ihtiyaç duyulan ek kaynaklar ve üretkenlik artışını etkileyen ücretlerin düşmesinin etkisi hesaba katılmıyor - bunların hiçbiri Bütçe Sorumluluğu Ofisi'nin ekonomik tahminlerinde hesaba katılmıyor.

İş dünyasında vize kesintilerinden hoşlanmayanlar olacak. Hükümette vize kesintilerinin ekonomik etkisinden endişe edenler olacak - ancak şansölye Pazartesi günü başbakanın konuşmasında ön sıradaydı. İşçi Partisi solunda bundan rahatsız olanlar olacak.

Başbakanın, her iki taraftan da eleştirilen diliyle ilgili tartışmadan rahatsız olacağını düşünüyorum; sol, onu aşırı sağı taklit etmeye çalışmakla suçluyor ve rakipleri de 2020'de İşçi Partisi liderliğine aday olduğu dönemde göç konusunda zıt argümanlar öne sürdüğü için onu "bukalemun" olmakla suçluyor.

Ancak ekibinin haklı olduğu nokta politikalar ve erken anketler, siyasi görüş ayrılıklarının her iki tarafındaki seçmenlerin genel olarak aynı fikirde olduğunu gösteriyor.