Balığın faydaları saymakla bitmiyor: ‘Sağlıklı bir gelecek sunuyor’

Denizden sofraya en taze balığın geldiği mevsimdeyiz. Bir sağlık deposu olan balığı tüketmenin faydaları da saymakla bitmiyor. Diyetisyen Ecem Karaaslan bu faydaları Cumhuriyet’e anlattı. Sağlıklı beslenmenin temelinin dengeli beslenmekten geçtiğini belirten Karaaslan o dengeyi kurmanın en lezzetli yollarından birinin de ‘mevsiminde taze balık tüketmek’ olduğunu söyledi.
"KALP SAĞLIĞINI KORUR"İnsan vücudunun birçok şeyi kendisinin üretebildiğini ama Omega-3’ü kendisinin üretemediğini ifade eden Karaaslan, “Omega-3’ü dışarıdan besin ya da takviyelerle almak zorundayız. Özellikle somon, sardalya, uskumru, hamsi gibi balıklar bu yağ asitleriyle dolu. Omega-3 ne yapıyor derseniz öncelikle kalp sağlığımızı koruyor. Kötü kolesterol dediğimiz LDL’yi düşürüyor, damarların sertleşmesini engelliyor, kalp krizine karşı koruyucu etki sağlıyor. Aynı zamanda kan basıncını dengeliyor, yani yüksek tansiyona da iyi geliyor. Düzenli balık tüketenlerde kalp hastalıklarının çok daha az görüldüğünü artık bütün bilimsel çalışmalar ortaya koyuyor” dedi.
"ZEKA GELİŞİMİNİ DESTEKLER"Omega-3’ün beynimizin yapı taşı olduğunu ifade eden Karaaslan, “Çocuklarda öğrenmeyi, dikkati, zekâ gelişimini destekliyor. O yüzden anne karnından itibaren balığın önemi çok büyük. Anne, balık yediğinde bebeğin beyni ve gözleri daha sağlıklı gelişiyor. Erişkinlerde de unutkanlığa karşı koruyor, ilerleyen yaşlarda Alzheimer ve demans riskini azaltıyor. Yani balık aslında kalbimizi ve beynimizi genç tutuyor” diye konuştu.
"TOPARLANMAYI HIZLANDIRIR"Karaaslan Omega-3 dışında balığın faydalarını da anlattı, “Balık etin protein kaslarının onarımında, bağışıklık sisteminin güçlü kalmasında, hormonların üretiminde önemli rol oynar. Spor yapanlar için de çok kıymetli, büyüme çağındaki çocuklar için de olmazsa olmaz, hastalıktan yeni çıkan ya da ameliyat geçiren kişiler için de toparlanmayı hızlandırıcı bir besin” dedi.
"KEMİKLERİ SAĞLAMLAŞTIRIR"Karaaslan, balığın hem lezzetli hem sağlıklı olduğundan herkesin tüketmesi gerektiğini söyleyerek, “Kalbimizi korumak, beynimizi güçlendirmek, bağışıklığımızı desteklemek, kemiklerimizi sağlamlaştırmak için balık çok değerli bir besin. Önemli olan doğru balığı seçmek, taze balık almak ve en sağlıklı şekilde pişirmek. Yanında bol salata ve tam tahıllarla sofraya koyduğumuzda balık bize sadece doygunluk değil, sağlıklı bir gelecek de sunuyor” ifadelerini kullandı.
TAZE BALIK NASIL ANLAŞILIR?Balığın fayladarından maksimum düzeyde yararlanabilmek için taze olması gerektiğini vurgulayan Karaaslan, “Taze balığın gözü parlak olur ve hafif bombelidir. Bayat balıkta gözler çökmüş ve mattır. Solungaçları canlı kırmızı renkte olmalı, bayat balığın solungaçları kahverengiye dönmüş olur. Balığın eti sıkı ve esnek olmalı, parmağınızla bastırdığınızda eski haline dönmeli. Eğer bastırdıktan sonra hemen eski haline dönmüyorsa bayattır. Bir de kokusu önemli. Taze balık hafif deniz kokar, ağır ve keskin bir koku bayatlığın işaretidir. Pullarının parlak olması, solungaçlarının kapalı olması da tazelik göstergesidir” dedi.
DOĞAL D VİTAMİNİKırmızı et ile balığı kıyaslayan Karaaslan, “Balık daha az doymuş yağ içeriyor, daha az kolesterol içeriyor. Yani hem kaliteli protein alıyorsunuz hem de kalp dostu bir besin tüketmiş oluyorsunuz. Özellikle kış aylarında güneşi yeterince göremediğimizde vücudumuzda D vitamini düşüyor. İşte balık soframıza doğal D vitamini olarak geliyor. Kemiklerimiz, kaslarımız, bağışıklığımız için çok kıymetli. Bunun yanında B12 vitamini var. Sinir sisteminin çalışması, kansızlığın önlenmesi için B12 şart. Balık da bunun en güçlü kaynaklarından. Ayrıca balık; iyot, selenyum, fosfor, kalsiyumdan da zengin. Tiroidin çalışmasından bağışıklığa, kemik ve diş sağlığına kadar birçok alanda faydaları var” diye konuştu.
HANGİ BALIK NEYE İYİ GELİYOR?Karaaslan, her balığın sağlık açısından başka bir önemi olduğunu belirtti, “Somon, uskumru, sardalya kalp ve beyin sağlığı için birebir. Hamsi kalsiyum yönünden zengin, kemik gelişimini destekler. Levrek ve çipura daha az yağlı oldukları için mide hassasiyeti olan kişiler rahatlıkla tüketebilir. Palamut ve lüfer mevsiminde tüketildiğinde bağışıklığı destekler, enerji verir. Yani her balığın farklı bir faydası var, çeşit çeşit balık yemek aslında en güzeli” dedi.
GEBELİK VE EMZİKLİLİK DÖNEMİNDE BALIĞIN ÖNEMİ VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLERGebelik ve emziklilik döneminde balığın ayrı önemi olduğunu ama her balığın tüketilmemesi gerektiğini ifade eden Karaaslan, “Gebe ve emziklilik dönemlerinde Omega-3 alımı, bebeğin beyin ve retina gelişimi için kritik. Yeterli miktarda balık tüketen annelerin bebeklerinde öğrenme ve dikkat gelişiminin daha iyi olduğu, bağışıklığın daha güçlü olduğu biliniyor. Her balık hamilelik sürecinde aynı değil. Kılıçbalığı, köpekbalığı, kral uskumru, büyük ton balıkları gibi bazı balıkların cıva içeriği yüksek. Bunlar özellikle gebeler, emziren anneler ve küçük çocuklar için uygun değil. Çünkü cıva sinir sistemi üzerinde olumsuz etkilere yol açabiliyor. Uzmanlar olarak tüketilmesini güvenli bulduğumuz, düşük cıva içeren balıkları; somon, sardalya, hamsi, alabalık, levrek, çipura olarak sayabiliriz. Bunları gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz. Gebe ve emziklilik döneminde çiğ balıktan uzak durulması gerektiğini de ayrıca hatırlatmak isterim. Çünkü bakteriyel enfeksiyon riski var” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet