Sürecin en büyük sorunu rejimin varlığı

Öncü DURMUŞ
PKK’nin silah bırakmasının ardından ‘çözüm süreci’ yeni bir evreye girerken, hafta boyu DEM Parti İmralı Heyeti ziyaretlerini artırdı. Meclis’te kurulması planlanan komisyon için yapılan görüşmeler kamuoyuna olumlu olarak yansıtılırken, dün TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile siyasi parti temsilcileri bir araya geldi.
Toplantıya DEM Parti Meclis Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, İYİ Parti Grup Başkanvekili Murat Kavuncu, Yeni Yol Partisi Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ve AKP Grup Başkanvekilleri katıldı.
Toplantıda İYİ Parti, komisyona üye vermeyeceklerini iletti. Ayrıca, komisyonun yasa ile kurulması değil, Meclis Başkanı’nın inisiyatifi ile kurulması kararlaştırıldı.
Öte yandan komisyonun en az 44 üyeden oluşması beklenirken, toplantı çıktılarının yazılı hale getirileceği öğrenildi.
YAKLAŞIM FARKI VARSürecin geldiği son aşamadaki belirsizlikler ise varlığını sürdürüyor. Ortadoğu’daki ABD ve İsrail güdümlü dönüşüm sonucu başlayan süreçte Saray rejimi ve Kürt hareketi arasındaki farklar da tartışılmaya devam ediyor.
İktidar bloku için süreç, kendi varlığını sürdürme ve ülkede yeni bir rejim inşasının bir aracı olarak kullanılmak istenirken, özellikle Kürt hareketi çevrelerindeki temkinli yaklaşım sürüyor.
Suriye’de sıcak çatışmaların tekrar başladığı ve ülke içerisinde muhalefete yönelik operasyonların artırıldığı koşullar içerisinde devam eden sürecin nereye evrileceği de büyük bir tartışma konusu.
Öte yandan Saray yönetimi, artan görüşme trafikleri sonucunda “Terörsüz Türkiye” propagandasını artırsa da ülke içerisindeki yaşadığı hegemonya krizini de aşamıyor.
Toplumun geniş kesimlerinin rejime karşı aldığı pozisyon, tüm baskı ve hukuksuzluklara rağmen rejimin en büyük çıkmazları arasında yer alıyor.
Bir tarafta demokrasi nutukları atan Saray yönetiminin, diğer yanda DEM Parti’yi muhalefet cephesinden koparma isteği ise en açık haliyle ortada duruyor.
Tüm bunların karşısında Kürt hareketi cephesinde yaşananları Sosyo Politik Saha Araştırmaları Direktörü Yüksel Genç ve DEM Parti Van Milletvekili Sinan Çiftyürek değerlendirdi.
SORUMLULUK ALMIYORLARSürecin geçmişteki kırılma noktalarına bakılırsa, iktidar bloku açısından hâlâ cesurca sorumluluk alınan bir noktaya ulaşılmadığının altını çizen Genç, hâlâ silahların bırakılma müzakeresi, gerillanın ülkeye gelmesi ve siyaset yapmasının güvencelerinin neler olacağı ya da siyasi tutsakların durumu gibi konuların belirsizliğine vurgu yaptı. Özgürlük ve demokrasi meselesinde devletin güvenlik politikalarını aşan bir zeminin de oluşmadığını belirten Genç, “Sistem ve rejimin tesisi daha fazla otoriterleşen bir bakışla işliyor. İktidar kanadının sürecin somut kısmına dair sorumluluk üstlendiği bir beklenti ortaya konulmadı” dedi.
Genç şöyle konuştu: Kürt halkı açısından temkinli yaklaşım sürüyor. Ancak bu noktada PKK’nin silah bırakması halk nezdinde bir nebze daha güveni artırdı. Silahların bırakılmasının geliştirici ve güçlendirici bir yanı oldu. Ancak ülkede en ufak bir demokratikleşme adımının olmaması, sürecin yasal karşılıklarının konulmaması, halkın da temkinli yaklaşımını korumasına yol açıyor.
Öte yandan rejimin süreci muhalefeti dizayn etme amacı olarak da kullanmak istediğini belirten Genç, “İktidar bloku, muhalefeti arzu ettikleri rejime eklemlemek isteyen farklı taleplerle terbiye etmeye çalışıyor. Yani Erdoğan’ın son ittifak açıklamasında da muhalefet blokunu dizayn etme arzusunda olduğunu ortaya koydu. Dolayısıyla sürecin bir kısmını da oraya yontmaya çabalıyorlar. Selvi gibi aktörler üzerinden de muhalefete sınır çekme çabaları olduğunu görüyoruz.”
REJİMİ AŞAN BİR HAT ÖNEMLİAncak yine de Kürt meselesinin güncel siyasetin üzerinde duran yanları var. Yani rejim açısından dönemsel ve konjonktürel çabaların süreci heba etmesinden kaçınmak gerekebilir. Bu da rejime takılmamak, onu aşan bir siyasi hatla sağlamak olarak mümkün.
İktidar ne derse desin, demokratik ve özgür bir ülke anlayışını hâkim kılacak bir hegemonya meselesi önemli. Daha net bir örnek vermek gerekirse, CHP Lideri Özgür Özel’in demokrasi ısrarı bu noktada çok kıymetli. Bunu halkın tabanına yayan ve dönüştürücü bir biçime çevirdiğiniz takdirde Saray’ın gündeminin geçerliliği de ortadan kalkar; halkın gündemi, aslında muhalefet cephesinin gündemi olabilir.
DEM Parti Van Milletvekili Sinan Çiftyürek de Kürt halkında bazı kafa karışıklıklarının ve endişelerin olduğunu aktardı. Sürecin hâlâ tek bir adının dahi olmadığını söyleyen Çiftyürek, “Silahların bırakılması şu ana kadar elle tutulacak tek şey. Gayet iyi de oldu. Ancak iktidarın hukuki, resmi herhangi bir çerçevesi hâlâ yok” dedi.
Meclis’te kurulması beklenen komisyona dair tepkilerin olduğunu dile getiren Çiftyürek, “En başta bu komisyon yasa ile kurulmuyor. Meclis Başkanı yetkisi altında kurulacak. Diğer yandan da burada ne konuşulacak belli değil. Yani bu komisyondan biz ne murat edeceğiz? Demokrasi mi, Kürt sorunu mu yoksa teknik meseleler mi komisyonun tartışma konuları olacak? Hiçbiri belli değil” diye konuştu.
GEÇMİŞİ ANMAKLA OLMAZÇiftyürek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz gün Erdoğan, beyaz Toroslardan, geçmişte yaşanan faili meçhul cinayetlerden bahsetti. Ama yine bunların hiçbir karşılığı yok. Söylem düzeyinde yapılan hamleler. ‘Roboski’de olanlar yanlıştır’ demek sorunu çözmez.”
Süren görüşmelerde de olumlu denilen gidişatın içeriğinin tam anlamıyla bilinmemesi, temkinli yaklaşımları besliyor. Bu anlamda iktidar bloku aslında ne Kürt meselesini tam anlamıyla tutabiliyor ne de tam anlamıyla bırakabiliyor.
Bunun başlıca sebebi de Ortadoğu’da artık Kürt hareketi olmadan bir denklem kurulamıyor. Erdoğan’ın bahsettiği “Kürt, Türk, Arap” birliği de iktidarın Güney ve Batı Kürdistan’a, Musul ve Halep’e göz diktiğinin bir yansıması. Ancak burası da çok açık ki, nasıl Kürdistan Federali ile barıştılar, bugün de bölgede Kürt statüsünü kabul etmeleri gerekli. Aksi halde bölge üzerinde kurulan “ben burayı ilhak ederim” hayalleri ile barışın gelmeyeceği çok açık.
BirGün