Kalpten kalbe temas: İlişkilerde iyileşmek


Çünkü iletişim derinlik barındırmayabilir, ilişkilerin ise bir derinliği vardır. Şimdi de cevabınızın ne olduğundan bağımsız olarak kurduğunuz bu ilişkinin size içeriden, kalpten bir yerden dokunup dokunmadığını düşünün. Bu ilişki, bağ gelişirken mükemmel miydiniz? Hayatta problemleriniz yok muydu?

Son zamanlarda ‘’Sağlıklı’’, ‘’Sürdürülebilir’’, ‘’Kalıcı’’ ilişkiler için iki tarafın da güvenli bağlanabildiğine, çoğu içsel ve dışsal problemini çözmüş olması gerektiğine dair bir inanış gelişmiş durumda. Bu inanışla birlikte de çoğu bireyin kafasında iki taraf hiçbir problem yaşamıyorsa ya da ‘’mükemmel’’ olursa bir ilişki geliştirebilir ve sürdürebilir algısı yer alıyor. Ancak hiç kimsenin olmadığı gibi hayatın da mükemmel olmadığı gerçekliğine baktığımızda bu inanışların ve algıların bir nevi kaçış, savunma ve avutma stratejisi olduğunu görebiliriz.

Hepimizin kendiyle ve dünyayla ilgili bazı inanışları vardır. Bu inanışlar bilinçli bir yerden de olabilir, bilinç dışı bir yerden de olabilir ancak çoğunlukla farkında olmaksızın hayatlarımızı şekillendirmekte büyük rol oynarlar. Birey; genelde kendinde olduğunu bildiği, inandığı şeyi karşı tarafta rahatlıkla görebilir. Ancak kendinde kabullenmeye gönüllü olmadığı, inkâr ettiği bir gerçekliği karşı tarafta gördüğünde ilişkiyi bilerek veya bilmeyerek sabote edebilir.
Yani diyebiliriz ki birey; kendisinde değiştirip dönüştürerek iyileştirmek istemediği, görmek istemediği bir özelliği bir başkasında gördüğünde kendisinden kaçmak isteyerek o ilişkiden de uzaklaşır. Peki, kaçmak yerine ilişkide iyileşmek nasıl mümkün olabilir?

İlişkiler bir nevi ortaklıktır. Bir ilişki, içinde ortak hayalleri ve dertleri barındırabilir. Bireyler; bir ilişkide birbirlerinin hayatlarına eşlik eder, arkadaş olurlar. Bu nedenle zor anlarda bireylerin, okları kendisine ya da karşı tarafa çevirmesindense ilişkiye çevirmesi, ilişkiyi ve zorlanılan konuya sebep olanları anlamaya çalışması hem ilişkinin gelişmesine hem de iki tarafın sorumluluk alarak iyileşmesine yardımcı olur. Bireyler, sorumluluk aldıkça ve gelişimlerini gördükçe; özgüvenleri ve özsaygıları da artar. Bu artış bireyin düşüncelerine, duygularına ve davranışlarına da yansır. Bu sayede birey, kendisiyle birlikte karşı tarafın da elinden tutma cesaretini gösterebilir.

İlişkide cesaret; bireyin kendine bakma ve iyileşme cesaretidir denilebilir. Birey, kendine karşı ne kadar samimi ve gerçek yaklaşabilirse karşı tarafa karşı da bir o kadar samimi ve gerçek yaklaşabilir. Rol yapma gereği duymaz. İyisiyle kötüsüyle kendini var edebilir ve gelişmeye karşı açık olabilir.

Hayatta keyifli günler de vardır zor günler de vardır. Ancak her iki zaman da paylaşıldığında, farklı bir anlam kazanır. Hepimiz insanız ve destek istememiz, birinin sevgisine ihtiyaç duymamız çok doğal. Önemli olan: Kendimize bakabilme cesaretimiz. Bu noktada zorlanıyorsanız ve desteğe ihtiyaç duyuyorsanız ilk başta güvende hissedeceğiniz bir uzmandan destek almak, kendinizle ilişkiniz ve sonraki ilişkileriniz için etkili olabilir.
ntv