Truva Savaşı efsanesinde Homeros'un anlatmadığı hikayeler: Penelope ve Odysseus neden kavuşamadı?

Burada eşinin yanı sıra oğlu Telemakhos ve köpeği Argos da onun geri dönüşünü sabırsızlıkla bekliyor.
Buraya kadar her şey mükemmel ilerliyor. Ancak Odysseia'da hiçbir şey göründüğü gibi değil.
Öncelikle Truva savaşı ve Odysseia destanından yalnızca Homeros'un söz etmediğini hatırlamamız gerek.
Başka bir şair, Odysseus için çok daha hazin bir sondan söz ediyor.
Bu alternatif anlatıya göre kahraman, Kirke'den olan oğlu Telegonos tarafından öldürülüyor.
Üstelik oğul, öldürdüğü kişinin babası olduğunu sonradan öğreniyor.
Bu, başka bir Antik Yunan tragedyası olan Oedipus ile benzerlik gösteriyor.
Bu trajik durum yetmezmiş gibi anlatıda ters köşe bir yer daha var: Odysseus'un eşi Penelope, kocasının oğlu ve katili ile sevgili oluyor.
Aynı şekilde Penelope'nin oğlu Telemakhos da Odysseus'un aşk yaşadığı Kirke ile evleniyor.
Dört karakter de böylece ölümsüzleşiyor.
Odysseus'un macerası neden bir pembe dizi gibi bitti? Truva hakkında yazan diğer şairler kimdi? Homeros olsa bu alternatif anlatıları nasıl yorumlardı?
ANTİK YUNANİSTAN'IN EN MEŞHUR ŞAİRİ HOMEROSOdysseia destanı, Homeros'a atfedilen ikinci epik şiir.
İlkiyse İlyada destanı. Bu destan, Yunanlar ve Truvalılar arasındaki savaşı işliyor.
Akalar yani Yunan saflarında Odysseus'un yanı sıra Akhilleus ve Agamemnon var.
Truva'nın savunucuları arasındaysa Hektor ve Paris gibi kahramanlar yer alıyor.
Homeros'un gerçek bir kişi olup olmadığı tam olarak bilinmiyor.
Eğer gerçekse ve İlyada ve Odysseia destanları ona aitse, bu eserleri ne zaman kaleme aldığı da kesin değil. Tahminlere göre MÖ. 8. ve 7. yüzyıl arasında yazdığı düşünülüyor.
Homeros'un doğum yerine dair net bir bilgi olmamasına karşın Sakız Adası, Kos Adası ve İzmir'de doğduğu iddia ediliyor.
İnanılanın aksine kör olup olmadığı da bir muamma.
İngiliz yazar Robin Lane Fox, "Homeros ve İlyada" adlı kitabında 1664'te François Hedelin adlı Fransız din adamının Homeros isminin uydurma olabileceğini ve "bu sayede yazarları bilinmeyen birçok şiirin uydurma bir isim altında toplanmış olabileceğini" öne sürdüğüne dikkat çekiyor.
Lane Fox, Homeros'un yaşadığını ve birçok farklı sebepten diğer Yunan şairler arasından sıyrıldığını savunuyor.
Fox, Homeros'un bir çatışmaya odaklanan ve anlatı üzerinden bu hikayeyi geliştiren ilk şair olduğunu söylüyor:
"Hikayenin çok net başı, ortası ve sonu var. Bu önemli, çünkü Yunanca yazılanlar dahil uzun kahramanlık şiirlerine baktığınızda çok farklı bir şey görüyorsunuz. Birbirlerini serbestçe takip eden bir dizi fasıldan oluşuyorlar."
Yazar Alan H. Sommerstein'ın "Yunan Epik Döngüsü ve Kadim Algısı" (The Greek Epic Cycle and It's Ancient Reception) adlı kitabında belirttiği üzere Aristotales, Poetika adlı eserinde Homeros'un İlyada destanında Truva Savaşı'nın yalnızca bir kısmını anlatmasını övüyor.
Homeros, savaşta yalnızca Akhilleus ve Yunan güçlerin lideri Agamemnon arasındaki çatışmayı ele alıyor.
Homeros kadim dünyanın en meşhur şairi olmasına karşın, Lane Fox Truva'nın hikayesini yalnızca onun anlatmadığını hatırlatıyor.
TRUVA SAVAŞI'NI ANLATAN ALTI ŞİİRHomeros, İlyada destanına Yunanlar ve Truvalılar arasındaki savaşın onuncu yılından başlıyor.
Lane Fox, şairin çatışmayı, tarafları ya da savaşın önceki dokuz yılını anlatmadığına dikkat çekiyor:
"Homeros Truva ve kahramanlarının tarihine hakim kişilere hitap ettiğini biliyordu: Agamemnon için basitçe 'Atreus oğlu' diyor. Aynı şekilde Akhilleus'un çok sevdiği Patroklos'tan ilk bahsettiğinde 'Menoitios oğlu' demekle yetiniyor."
"Epik Döngü: Truva'nın Kayıp Destanları Hakkında Yorumlar" adlı kitabın yazarı Martin L. West'e göre Truva Savaşı ile ilgili şiirler muhtemelen MÖ. 12. yüzyılda kaleme alınmaya başlandı.
O dönem ve sonrasında yayılan hikayeler arasında İason ve Argonotlar efsanesi, Herkül'ün başarılarına dair şarkılar ve Thebai (Thebes) şehrindeki savaşlara dair şiirler yer alıyor.
Tüm bu hikayeler sözlü anlatı olarak yayılıyor.
İspanyol Kraliyet Akademisi üyesi ve Madrid Complutense Üniversitesi'nde Yunan Filolojisi Bölümü hocası Prof. Carlos Garcia Gual, BBC News Mundo'ya konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede "Normalde bu mitolojik başlıklarda şiir yazan birçok hikaye anlatıcısı, şair ve sanatçı bulunur. Mitler popülerlik yoluyla yayılır. Şairler onları ölçülü hale getirir ve hatırlanmalarını sağlar" diyor.Lane Fox Truva'nın hikayesini yalnızca onun anlatmadığını hatırlatıyor.
İlyada ve Odysseia haricinde Truva Savaşı'nı anlatan altı şiir var.
Bunlar Cypria, Aethiopis, Küçük İlyada, İliupersis, Nostoi ve Telegonia.
Bu eserlerin hiçbiri tamamen korunmuş olmamakla birlikte, parçaları ve özetleri bugüne kadar ulaştı.
Yüzyıllar boyunca Truva'ya ait eserlerin yalnızca Homeros tarafından kaleme alındığı düşünülüyordu.
Ta ki ilk tarihçi Heredot MÖ 5. yüzyılda Cypria destanının Homeros dışında bir şair tarafından yazılmış olabileceğini öne sürene dek.
O andan itibaren "Epik Döngü" terimi Homeros'a ait olmayan eserler ile eş değer hale geldi.
Peki bu şiirler bize Homeros'un anlatmadığı neleri anlatıyor?
Homeros, İlyada'da Truva Savaşı'nın 10 yılından yalnızca 50 günlük bir dönemi işliyor.
Odysseia destanında da Odysseus'un geri dönüş yolculuğundaki 10 yıldan 42 günü ele alıyor.
Akhilleus'un ölümü ve şehrin düşmesi gibi Truva Savaşı'nın kilit dönüm noktalarından birçoğu İlyada'da neredeyse hiç geçmiyor.
Homeros bu eserde Yunanların surları aşmak için kullandığı ahşap Truva Atı'ndan dahi söz etmiyor.
Bu dönüm noktalarının bir kısmı Homeros'un ilk şiirinde kısmen yer alıyor. Bazılarıysa Odysseia'da geriye dönük biçimde anlatılıyor.
Robin Lane Fox'a göre Homeros kendine has anlatısının yanı sıra hikayede ileriye ve geriye dönük anlatıyı da burada yarattı:
"İki şeyi çok zekice kullanıyor: Geçmişe dair anlatı [Flashback] ve geleceği yönelik belirtiler. Bunların mucidi [Homeros] olabilir."
Homeros'un anlatısındaki boşlukları Epik Döngü kapsamındaki şiirler dolduruyor.
Örneğin Cypria, savaşın çıkış noktasına odaklanıyor: Yunan tanrıları arasında en kıdemli olan Zeus, dünyadaki aşırı nüfus artışının gezegen üzerinde yük olduğunu düşünüyor ve bu meseleyi çözmenin en iyi yolunun savaş olduğuna karar veriyor.
Bunan ardından tanrıçalar Hera, Athena ve Afrodit arasında bir yarışma düzenleniyor.
Yarışmanın hakemliğini yapan Truva prensi Paris, Afrodit'i seçiyor. Tanrıça da onu Helen'in aşkıyla ödüllendiriyor.
Ancak Helen, Sparta Kralı ve Agamemnon'un kardeşi Menelaus ile evli. Böylece Paris ve Helen'in aşkı Yunanistan'ın Helen'i geri almak üzere Truva'yı işgaline yol açıyor.
Cypria destanı İlyada'nın başlangıcından az önce bitiyor.
Bir sonraki şiir olan "Aethiopis" ise Homeros'un destanının bitişinden hemen sonra başlıyor. Akhilleus'un topuğundan vurularak ölmesini konu alıyor.
"Küçük İlyada" ise Akhilleus'un ölmesinin yol açtığı sonuçları işliyor ve Truva Atı'nın nasıl ortaya çıktığını ve inşa edildiğini konu ediniyor.
"İliupersis" destanı da yalnızca Truva'nın yağmalanmasına odaklanıyor.
Nostoi, savaştan sonra Truva Atı fikrini bulan Odysseus hariç tüm Yunan kahramanların yurda dönüşünü anlatıyor.
Peki tüm döngünün en akıllı kahramanı nasıl kendi oğlu tarafından öldürülüyor?
SONU KÖTÜ BİTEN YOLCULUKHomeros'a ait olmayan hikayeler birçok yazara atfedildi, ancak bunları kimin yazdığı gizemini koruyor.
Bazılarının bu hikayeleri Homeros'a saygıdan ya da onu taklit etme istediğinden kaleme aldığı söyleniyor.
Burada amaç Truva hikayesinde Homeros'un atladığı ya da anlatmadığı boşlukları doldurmak olabilir.
Yüzyıllar sonra bu hikayeleri toplayan yazarlar da benzer bir amaçla değişiklikler yapmış olabilirler.
Epik Döngü'nün son şiiri olan Telegonia'nın yazarının amacının Odysseia destanınındaki boşlukları doldurmak yerine Homeros'un kaldığı yerden hikayeye devam etmek olduğunu biliyoruz.
Kireneli Eugammon'un yazdığı şiir iki kısımdan oluşuyor. İlk kısımda Odysseus'un Thesprotianların kraliçesi Callidice ile evlenmesi anlatılıyor.
Odysseus, kraliçe öldükten sonra İthaka'ya dönüyor. Burada bir yabancının topraklarının düzenini bozduğunu öğreniyor.
Bu yabancı, Odysseus'un Kirke'den oğlu Telegonos. Odysseia destanında ikilinin çocuk sahibi olduğundan söz edilmiyor.
Babasını bulmak için İthaka'ya gelen Telegonos, Odysseus ile karşılaşıyor ve kendisine Kirke tarafından verilen zehirli bir mızrak ile babası olduğunu bilmeden onu öldürüyor.
Telegonos daha sonra babasının cenazesi ve beraberinde Penelope ve Telemakhos ile annesinin adasına dönüyor. Kirke burada onları ölümsüz kılıyor. Daha sonra gündüz kuşağı programına yaraşır bir son ile Odysseus'un dulu başka kadından oğlu Telegonos ile, büyücü Kirke ise Penelope'nin oğlu Telemakhos ile evleniyor.
Garcia Gual, bu sonun "geçmişte yer aldığı varsayılan vahşi kahramanlığın ortadan kaldırıldığı bir roman ruhuna" işaret ettiğini söylüyor ve ekliyor:
"Bu hikayeyi geleneksel kahramanlık perspektifinden oldukça enteresan bir şekilde bitirmek istemek romancılığa işaret ediyor."
İspanya'daki Salamanca Üniversitesi'nden Klasik Filoloji profesörü ve şair Aurora Luque, Telegonia'nın yazıldığı dönemde epik türde eserlerin çoktan tükendiğini ve kahramanlık hikayelerinin etkisini yitirdiğini söylüyor.
Luque, BBC News Mundo'ya verdiği röportajda "roman, ufak duygusal sorunlarıyla çoktan boy vermeye başlamıştı. Yunan romanları kelimenin tam anlamıyla bu türü yansıtıyordu: abartılı aşklar, kayıp çocuklar, birbirini arayan ama kavuşamayan aşıklar... Her şey basite indirgeniyor ve büyüklük ve derinliğini yitiriyor" diyor ve ekliyor:
"Yani Telegonia öyle bir saçmalık ki Epik Döngü'deki Cyprias ya da Aethiopis gibi diğer eserlere kıyasla bir tebessümden fazlasını hak etmiyor. Burada Amazonların kraliçesi Penthesilea ortaya çıkıyor ve birbirlerini öldürmeye çalıştıkları Akhilleus ile aralarında çok yoğun ve kısa bir aşk ortaya çıkıyor."
"Homeros ve Epik Döngü'de Truva Savaşı Geleneği" kitabının yazarı Jonathan Burgess'e göre ise bu erotik ve romantik unsurlar, Homeros'a ait olmayan şiirlere yönelik bazı eleştirilerin kaynağı.
Ancak Burgess, bu şiirlerin tamamının günümüze ulaşmadığını ve İlyada ve Odysseia destanı için de benzer bir durum yaşanabileceğini söylüyor:
"Homeros'a ait şiirlerin özetlenmesi de Epik Döngü şiirlerine yönelik eleştirilere benzer eleştirilere yol açabilirdi."
HOMEROS VE ÖLÜMSpekülasyon olsa da Homeros'un Telegonia ya da Epik Döngü'deki diğer hikayelerin sonlarına dair ne düşündüğüne dair bir fikir edinmenin yolu var: Bu, şiirlerinde neye değindiği ve daha da önemlisi neleri dahil etmediği üzerinden anlaşılabilir.
Epik Döngü şiirlerinde ölümsüzlük unsuru sık sık gündeme geliyor. Kirke'nin Telegonos ve diğerlerine ölümsüzlük bahşetmesi ya da Aethiopis'te Akhilleus'un annesi Thetis'in oğlunu ölümsüzleştirmesi gibi.
Buna karşın Homeros'un Akhilleus'u Truva'da ölen tüm kahramanlar gibi ölülerin diyarı Hades'e iniyor. Odysseus, Odysseia destanında onu orada buluyor ve ölülerin arasındaki saltanatından dolayı kaybettiği hayatına hayıflanmamasını söylüyor.
Akhilleus, Odysseus'a şu yanıtı veriyor:
"Soylu Odysseus, beni ölümde teselli etmeye çalışma. Tüm cesetlerin kralı olmaktansa yeryüzünde hiçbir varlığı olmayan vakur bir adamın evinde hizmetkar olmayı yeğelerim."
Bu sırada Odysseia destanında Odysseus'un karısı Penelope'nin yanına İthaka'ya dönmek için Kalipso tarafından kendisine teklif edilen ölümsüzlük teklifini reddettiğini de unutmamak gerek.
Akademisyen Margalit Finkelberg, konuyla ilgili "Homeros'un ruhuna ölümden sonra ölümsüzlük kadar aykırı başka bir şey olamaz" yorumunu yapıyor.
Finkelberg, sözlerine şöyle devam ediyor:
"Bu yüzden hem Epik hem de Hesiodic gelenekte kuvvetli olan ölümsüzlük teması, Homeros tarafından tüm çelişkileri baki kalmakla birlikte fanilik için bir metafor olan kahramanca bir tecrübeye dönüştürülüyor."
Aurora Luque ise "Homeros'un epik şiirleri, epik şiirlerin varlığını sorguluyor. Acı çekmesi, barış özlemi ve kırılganlığıyla insan her şeyin merkezinde yer alıyor."
Yani Homeros'un Akhilleus'un emekli olup bir cennet adasına taşınmasına ve eşiyle "sonsuza dek mutlu" yaşamasına sıcak bakmayacağını söylemek yanlış olmaz.
Cumhuriyet