"Biz, onun konserlerine koşmak için doğmuş serseriler..."

26 Haz 2025
Yaklaşık kırk yıl boyunca Boss'u , Bruce Springsteen'i kovalamak ya da daha doğrusu onunla İtalya ve Avrupa'nın yarısının sokaklarında yürümek, "Gece vakti bir sözü yerine getiren askerler" gibi sadık kalmak, "No surrender" adlı albümünde yazdığı gibi, son iki yıldır konserlerine genellikle bu şarkıyla başlıyor. Ama neye sadık? Hayallerimize, daha iyi bir yaşam için günlük mücadelemize, sonunda herkesin peşinden koştuğu kurtuluş arzusuna, ortada işten, günlük yaşamdan, umutlardan, seraplardan ve yanılsamalardan ya da bizi ezen bir dünyadan basitçe kaçıştan bahseden şarkılarıyla. Biz ve o, paralel hayatlar, ama nihayetinde ortak sıkıntılarda, gerçeği aramada, "inanmak için bir sebep" arayışında, inanmak için bir sebep arayışında birleştik, Nebraska'da samimi ve acımasız albümünde açıkladığı gibi. Ergenlikten, kendimizi odamıza kilitlediğimiz ve şarkılarını takıntılı bir şekilde dinlediğimiz, hafızamızı şarkı sözlerine göndererek karakterlerinin, şarkı sözlerinin, şarkı sözlerinin içine girdiğimiz zamana kadar, bugün, sonunda adım çok kısaydı. Ve sonunda, "gitmek istediğimiz" yerin henüz orada olmadığını ve "güneşte yürümenin" henüz mümkün olmadığını ve bu nedenle, her şeye rağmen, sonunda, Springsteen inancını özetleyen ikonik şarkı Born to Run'ın kapanışında söylediği gibi, hala "koşmak için doğmuş serseriler" olduğumuzu fark ediyoruz. San Siro'daki ilk konserden bu yana 40 yıl geçti ve ironik bir şekilde, 30 Haziran'da kırkıncı konserimi kutlayacağım, ilki 11 Haziran 1988'de Torino'daydı. O zamandan beri, hayatta çok yol kat edildi ve bir şarkıcıdan daha çok bir arkadaş, buluşulacak ve durumu değerlendirecek bir aile üyesi bulmak için birçok koşu yapıldı. Çünkü sonuçta, merhum Massimo Cotto'nun da çok güzel ifade ettiği gibi, "Springsteen'i nasıl biri olduğunu görmek için değil, nasıl olduğumuzu, hâlâ duygulanıp duygulanabiliyor muyuz, hâlâ hayatta mıyız anlamak için izliyoruz".
© Üretim hakkı saklıdır
Makale Etiketleri
KonserlerIl Giorno