Başyazı. Birlik olmadan Avrupa olmaz...

Donald Trump'ın Beyaz Saray'da veya Batı dünyasının herhangi bir yerinde, egemenliğinin her yerde olduğuna inandığı için onunla karşı karşıya gelmek, müdürün odasına çağrılan bir lise öğrencisinin yerine geçmek gibi. Kötü zamanlar geçireceğimizi biliyoruz.
Volodimir Zelenski bu acı deneyimi ilk yaşayan kişiydi. Bu olay özellikle acımasızdı ve geriye dönüp bakıldığında tamamen ters etki yarattı. O zamandan beri başkaları da her hakkı olduğuna ikna olmuş bir ABD başkanıyla karşı karşıya geldi. Örneğin NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve son olarak Ursula von der Leyen, Pazar günü İskoçya'da, Amerikalı iş adamlarından birinin mülkünde. Oldukça sembolik.
"Önce Amerika" eksik bir slogan; "her yerde, her zaman"ı da eklemeliyiz. En azından "Batı dünyasının" her yerinde. Çünkü Amerikan başkanının Şi Cinping ile bu oyunu oynamayacağı kesin.
Avrupa için bu çok kötü bir haber; artık hiçbir şekilde ortak gibi davranmayan tarihi bir müttefike sahip olmak. Ne stratejik olarak -NATO içinde- ne diplomatik olarak -Orta Doğu krizinde- ne de ticari olarak (Avrupa Komisyonu'na uygulanan gümrük tarifeleri anlaşmasında gördüğümüz gibi). Donald Trump'ın son hayallerimizi yerle bir edebileceği başka bir alan kaldı mı?
Ursula von der Leyen zayıf değildi. Teslim olmaktan başka seçeneği yoktu. Bir kez daha parçalanmış bir şekilde gelen Avrupa oldu. Savunma meselelerinde, iklim sorunları karşısında, diplomaside ve ticarette, Donald Trump muhataplarının ödeyeceği bedeli değil, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki siyasi projesini finanse edip hayata geçirebileceği bir durumdan elde edeceği kârı düşünüyor.
Avrupa başını kaldırmalı ve tüm bu alanlarda iş birliğini derinleştirmekten başka seçeneği yok. Ve bu 27 üyeyle yapılamaz...
Les Dernières Nouvelles d'Alsace