Araştırmacılar iskeletler için bir 'gebelik testi' geliştirdiler

Östrojen, progesteron ve testosteron gibi hormonlar, bin yıldan daha önce yaşamış insanların kemiklerinde ve dişlerinde tespit edilmiştir. Bu, araştırmacıların bunları potansiyel gebelik biyobelirteçleri olarak kullanmalarına olanak tanıyan bir ilktir.
Yüzlerce hatta binlerce yıl önce yaşamış kadınlar için bir gebelik testi. Birleşik Krallık'ta bulunan bir araştırma ekibinin geliştirdiği şey bu.
Ya da en azından, 1. ve 19. yüzyıllar arasında yaşamış bireylerin kemik ve dişlerinde östrojen, progesteron ve testosteron gibi sözde cinsiyet hormonlarını ilk kez tespit etmeyi başardılar. Ardından, arkeolojik bir alanda hamile olan veya ölmeden kısa bir süre önce doğum yapan kişileri belirlemek için bunların biyobelirteç olarak nasıl kullanılacağını gösterdiler. Bu çalışma , Arkeoloji Bilimi Dergisi'nin Kasım sayısında anlatılmaktadır .
Sheffield Üniversitesi'nden arkeolog ve çalışmanın başyazarı Aimée Barlow, haftalık New Scientist dergisine verdiği röportajda şunları söyledi: "Hamilelik, düşük ve doğum, kadınlar için hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan özellikle önemli deneyimlerdir, ancak şimdiye kadar arkeolojik araştırmalarda bunlara dair neredeyse hiçbir ize rastlanmamıştır." Barlow sözlerine şöyle devam etti:
"Bu yöntem, eski insanların üreme tarihini inceleme biçimimizde devrim yaratabilir. Bence harika."
Mevcut gebelik testleri kandaki veya idrardaki BHCG seviyelerini ölçer, ancak hamile bir kadının plasentası tarafından üretilen bu hormon hızla bozulur ve vücutta varlığına dair çok az iz bırakır. Buna karşılık, konsantrasyonuna bağlı olarak bir gebelik biyobelirteci olan progesteron, dokularda daha uzun süre kalır. Bu nedenle ekip, progesteronu tespit edip diğer steroid hormonlarıyla karşılaştırmayı amaçladı.
Araştırmacılar, cinsiyetleri DNA analiziyle belirlenen yedi kadın ve üç erkek iskeletten oluşan bir grup üzerinde çalıştı. Kadınlardan ikisi yeni doğan bebeklerle birlikte gömülmüştü, diğer ikisinin ise karınlarında cenin kalıntıları vardı.
Bu dört kadından alınan örneklerde progesteron belirgin olarak mevcuttu ancak testosterona dair bir iz tespit edilemedi, ancak fetüs veya bebekle ilişkisi olmayan üç kadında bu hormon tespit edildi.
Bu sonuçlar umut verici bir teknik sunuyor, ancak yine de bazı ayrıntıları netleştirmesi gereken başka çalışmalar ve daha derinlemesine araştırmalarla desteklenmesi gerekiyor. Örneğin, Aimée Barlow, "Erkeklerin kemik ve dişlerinde, henüz açıklanamayan nedenlerle orta düzeyde progesteron görüldü. Yorumlarımızda çok dikkatli olmalıyız." diyor.