İtalya'nın Floransa kentindeki Pitti Sarayı'nda 20. yüzyıl modasını keşfedin: benzersiz elbiseler sanatla eşsiz bir sergide birleşiyor.

20. yüzyıl modası, bu Çarşamba gününden itibaren İtalya'nın Floransa kentindeki Pitti Sarayı Moda Müzesi'nde düzenlenecek bir sergiyle sergilenecek.

Yeni açılan odalarda, 1920'lerin Charleston'undan, 1980'lerin İtalyan moda tasarımcısı Enrico Coveri'nin tasarımlarına , Elsa Schiaparelli, Yves Saint Laurent, Pierre Cardin ve Roberto Capucci gibi tasarımcıların tasarımlarına kadar geçen yüzyılın stilleri yansıtılıyor.

Müzenin yeni enstalasyonu, birçoğu daha önce hiç görülmemiş 40 ikonik uluslararası haute couture elbiseyi, Galileo Chini, Felice Casorati ve Alberto Burri gibi 20. yüzyıl sanatçılarının eserleriyle diyalog halinde inceliyor .

18. yüzyıldan günümüze 15.000 tarihi giysi ve aksesuardan oluşan bir koleksiyona sahip olan müze, yaptığı açıklamada, sergilenen koleksiyonları her yıl güncelleyerek depoda bulunan "olağanüstü, daha önce hiç görülmemiş ve özenle restore edilmiş" giysileri sergileyeceğini duyurdu . Ayrıca, 18. ve 19. yüzyıl modasına ve Medici kostümlerine ayrılmış odaların değişmeden kalacağı vurgulandı.

Uffizi Galerileri Direktörü Simone Verde'ye göre bu parça seçkisi, modayı resim ve sanatla sürekli etkileşim halinde olan görsel ve kültürel bir dil olarak anlatıyor .

" Flapper'ların egzotik nakışlarından Galileo Chini'nin dekoratif imgelerine, Casorati ve 1930'ların modasının biçimsel sentezinden Uzay Çağı'nın minimalizmine, Alberto Burri'nin siyah beyazlarıyla birleşen bir tarza kadar. Moda, yalnızca kadının dönüşümünün bir yansıması olarak değil, aynı zamanda sanatın figüratif anlatımına eşlik eden ve onu zenginleştiren biçimler, malzemeler ve vizyonlardan oluşan bir miras olarak da kendini gösteriyor ," diye ekliyor Uffizi Galerileri direktörü Simone Verde.

İlk oda "Charleston Modası"na ayrılmış. Sergi, İtalyan besteci Giacomo Puccini'den esinlenerek mekanı bir tiyatro sahnesine dönüştüren Galileo Chini'nin triptiğiyle açılıyor. Ayrıca ressamın eşinin 25 Nisan 1926'da Milano'daki Teatro alla Scala'da Turandot'nun galasında giydiği elbise de sergileniyor.

İnce ipeklerden yapılmış ve Çin, Japonya ve Hindistan'dan esinlenilmiş motiflerin yer aldığı diğer elbiseler ise oryantalizmi ve o dönemin gelenekleri yıkan genç kadınları olan flapperların özgürleştirici ruhuyla olan bağlantısını çağrıştırıyor.

Ardından , Art Deco'dan avangard ve sinematik ihtişama uzanan parçaların yer aldığı, savaş arası modaya ayrılmış iki oda geliyor. Bu alanda, Felice Casorati'nin Yabancı tablosu, Elsa Schiaparelli ve Madeleine Vionnet'nin kıyafetleriyle birleşiyor.

Sergi , 1957'de Christian Dior'un ölümünden sonra markanın kreatif direktörü olan Yves Saint Laurent'in bir elbisesi ve biri Gattinoni'ye ait olmak üzere İsveçli oyuncu Ingrid Bergman'a ait üç giysinin de aralarında bulunduğu savaş sonrası modayla devam ediyor.

1960'lar ve 1970'ler, André Courrèges, André Laug ve Pierre Cardin gibi tasarımcıların yer aldığı, uzay araştırmalarından ve dönemin teknolojik ilerlemelerinden ilham alan fütüristik ve minimalist bir estetikle karakterize edilen Uzay Çağı hareketiyle doruk noktasına ulaştı .

Sergi , 1980'lerden itibaren pulları parlak, ironik ve alışılmışın dışında tarzının simgesi haline getiren Enrico Coveri'nin eseriyle "patlayıcı" bir şekilde kapanıyor .

Moda ve Kostüm Müzesi küratörü Vanessa Gavioli, modanın kadınların özgürlük ve zarafet arasındaki hikâyesini anlattığını açıklıyor. "Hafif elbiseler ve egzotik vurgularla dolu 1920'lerin çılgın kadınlarından, daha klasik ve geleneksel bir kadınlıkla 1930'lara geçiyoruz. Chanel, daha sonra Galitzine ve Schön tarafından yeniden yorumlanan özel dikim takım elbiselerde devrim yarattı. 1960'lar ve 1970'lerde mini etekler, grafik tasarımlar ve alt kültürler patlarken, Uzay Çağı geleceğe yöneldi ve Capucci elbiseleri şekillendirdi. 1980'lerde Coveri, ışığı ve rengi payetlerle yüceltti."

ANGIE RODRÍGUEZ - LIFE TODAY EDITORIAL - @ANGS0614