YORUM - Cinayetinin bir nedeni olmalı: Muhafazakar Charlie Kirk'ün ölümünden sonra karalanması

Başarılı bir aile babası ve muhafazakâr bir siyasetçi, Amerika Birleşik Devletleri'nde halkın gözü önünde vurularak öldürüldü ve solcular bile bu şiddet eylemini kınadı. Ancak haberleri ve özel yayınları yakından takip eden herkes gizli bir mesajı fark edecektir: Charlie Kirk, ülkedeki şiddet ortamına katkıda bulundu. Dolayısıyla cinayetin ortağıdır.

Bu Cuma, Berlin gazetesi "Tagesspiegel", MAGA hareketinin beyni hakkındaki haberine "Bir Kundakçının Ölümü" başlığını attı. Ön sayfada Kirk, işaret parmağını kaldırmış, nefret dolu bir vaiz gibi resmedilmiş. Bu, okuyucuda daha geniş bir çağrışım yelpazesi açtı. Sanki siyasi faaliyetlerinin artık sona ermesi hoş bir rahatlamaydı. Sanki siyasi bir suikastta kimi hedef aldığı önemliymiş gibi. Bu, George Orwell ve başyapıtı "Hayvan Çiftliği"ni anımsatıyor: Cinayet kötüdür, ama bazı cinayetler diğerlerinden daha beterdir.

Etkili bir siyasi sesin şiddetle susturulması dehşet verici. Medyanın bu şiddeti dolaylı olarak meşrulaştırması ise daha da dehşet verici. Bazı gazetecilerin Kirk'ün açıklamalarını ne kadar derinden çarpıttığı dikkat çekici.

Bu durum, özellikle Alman kamu televizyonunun amiral gemisi ZDF'de sert bir şekilde yaşandı. Kirk'ün sözde radikal bir ajitatör olduğunu kanıtlamak için gazeteci Elmar Thevessen, Kirk'ün görüşlerini bir talk show'da sundu. Kirk, eşcinsellerin taşlanmasını talep etmişti.

Bu yanlış. Kirk asla eşcinsellerin taşlanmasını talep etmedi. Tartışmalı açıklama bir podcast'te yapıldı. Bir konuk, İncil'in eşcinselliğin kabul edilmesini emrettiği argümanıyla ona karşı çıktı. Ne de olsa "Komşunu kendin gibi sev" diyor. Kirk, İncil'in de eşcinsellerin taşlanmasını emrettiğini söyleyerek karşı çıktı. Dolayısıyla Kirk'ün mantığı bir prensip meselesiydi: Kutsal Yazılar'la tartışan herkes onları iyice bilmelidir.

Dahası, Kirk'ün eşcinsellerden nefret ettiği, hatta ölümlerini istediği fikri kötü niyetli bir imadır. Kirk'ün öğrencilerle çevrili açık bir tartışmada göründüğü videolar bambaşka bir tablo çiziyor. Hatta en az bir vakada, genç bir eşcinseli muhafazakar harekete açıkça kabul etmişti.

Bu tür çarpıtmalara kapılan tek medya Alman medyası değil. Örneğin, İsviçre gazetesi "Tagesanzeiger" Perşembe günkü bir yazısında Kirk'ün özellikle tartışmalı ifadelerini sıraladı. Bunlardan biri de şuydu: "Üzgünüm ama siyah bir pilot görürsem, 'Umarım niteliklidir' diyeceğim."

Bu alıntı doğru olsa da, tamamen bağlamından kopuk. Kirk'ün kendi görüşünü ayrıntılı olarak açıkladığı birkaç video mevcut. Eleştirisi, birkaç yıl içinde %40 oranında siyahi pilot istihdam etmek isteyen büyük bir Amerikan havayoluna yönelikti. Kirk'ün söylemek istediği şuydu: Bu kadar iddialı hedefler, eğitim kalitesinden ödün verilmesine yol açıyor. Şirketler ya ten renginden veya cinsiyetten tamamen bağımsız profesyonel nitelikler arıyorlar. Ya da belirli bir pilot çeşitliliğine ulaşmak istiyorlar. Kirk'e göre, ikisi birbiriyle bağdaşmıyor.

Saygıdeğer New York Times bile işini doğru düzgün yapmamış. Kirk'e anti-Semitik bir alıntı atfetmiş, oysa Kirk bunu sadece daha sonra eleştirmek için alıntılamıştı; gazete de sonradan gönülsüzce itiraf etti. Tam da aradığı şeydi.

Elbette, Kirk'ün görüşlerini paylaşmak zorunda değilsiniz. Özellikle bir liberal olarak, birçok nedenden dolayı eleştirel bir gözle bakabilirsiniz. Ancak bunları doğru bir şekilde aktarmalısınız. Medyanın böylesine soğukkanlı bir cinayetten sonra bunu bile yapamaması, kötü niyet şüphelerini körüklüyor. Olmayacak bir şey ise kabul edilemez. Muhafazakâr bir düşünürün yine de eşcinsellere ulaşması. Birinin sol görüşlere karşı sert eleştiriler sunup yine de açık tartışmaya diğerlerinden daha fazla değer vermesi. Kısacası: birinin her yönüyle kötü sağcı MAGA hareketinin kategorisine girmek istememesi.

İronik bir durum: Sürekli dezenformasyona karşı uyarıda bulunan gazetecilerin kendisi, Charlie Kirk cinayetinin ardından dezenformasyonu yayıyor. Sol-liberal gazeteciler, gerçeklerin kendi dünya görüşlerine tabi tutulduğu bir kültür savaşından sürekli şikayet ediyorlar. Eğer öyleyse, kendileri de bu savaşa dahil olmamalılar.